• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Anasayfa

Online Terapi Danışmanlık Hizmeti Verilmektedir.
Sentez İstanbul Cinsel Danışmanlık Merkezi          

Vajinismus kadının istemesine rağmen partneri ile cinsel ilişkiye girmekten korkmasıdır. Bu korku basit bir korku değil kadının bedenini etkileyecek düzeyde yüksek bir korku olup ilişki denemelerinde vajen kaslarının kişinin kontrolünün dışında kasılmasına neden olur. Hatta bu kasılmalar sadece vajen kasları ile sınırlı kalmayıp özellikle belden aşağısında daha çok olmakla birlikte tüm vücutta da olabilir. Vajinismusta en yoğun duygu korkudur. (Cinsel ilişki korkusu ve penatarasyon korkusu) Bu korku daha çok kadının çocukluğunda bilinçdışına yerleşmiş, özellikle ilk cinsel ilişkide çok ağrı, acı, parçalanma, kanama olacağı ya da cinselliğin ve cinsel organların kötü pis ve iğrenç olduğu vb. korkulara karşı bedenin kendini bilinç dışı kasarak kendini koruma ve savunma manevrasıdır. Kadın bilinçli aklıyla herkes gibi korkulacak bir şey olmadığını bilmesine rağmen kasılmalara engel olamaz.
Vajinismus erkek eşleri yaşadıkları ilk hayal kırıklığı ve şaşkınlığı biraz sindirdikten sonra kendilerine göre sorunla baş etmeye çalışırlar. Vajinismus eşlerinin en çok deneyimlediği ve tarif ettiği duygular sorgulama, reddedilme, şaşkınlık, bazen merhamet, bazen umutsuzluk, çoğunlukla sorgulama, sevilmediğini düşünme, yanlış yapma korkusu, uzaklaşma ve üzülme duygularıdır. Eşle cinsel yakınlaşama kocada ister istemez tedirginlik heyecan ve başarılı olup olmayacağı duygusunu oluşturur. Değişen seviyelerde kaygı yaşadığı için kocada diğer cinsel problemlere neden olabilir.
Her başarısız ilişki denemeleri sonrasında her iki eşte üzüntü, şaşkınlık, hayal kırıklığı, başarısızlık, sıkıntı, mutsuzluk ve çaresizlik duyguları ile boğuşmaya başlar. Zaman uzadıkça vajinismus hastalığı çiftin tüm sosyal hayatlarını evliliklerini hatta iş yaşamındaki başarılarını etkilemeye başlar. Bir vajinismus eşi olan erkek danışanımın “bu problem işte de akşama kadar hiç aklımdan çıkmıyor işime de odaklanamıyorum” şeklinde ifade ettiği gibi. Klinik değerlendirmelerde pek çok vajinismus hastası eşinden yeterince destek göremediğini belirtir. Pek çok vajinismus erkek eşi de iyiniyetle de olsa aşırı sabır ve anlayış göstererek bilmeden çiftin boş yere yıl kaybetmelerine neden olmaktadır. Uzun süre tedavi edilmeden devam eden vakaların altında yatan önemli dinamiklerden birinin bu olduğu düşünülmektedir.
Vajinismus cinsel birleşme denemelerinde vajina kaslarının bayan eşin istemi ve kontrolü dışında kasılarak vajinal girişin mümkün olmamasıdır. Çift her denediğinde tekrar tekrar aynı şeyle karşılaşır. Genel olarak ilk cinsel birleşme deneyiminde sorun kendini gösterse de daha önce başarılı ve uyumlu cinsel ilişkisi olmasına rağmen şiddetli evlilik çatışmaları, fiziksel ve cinsel travma, ağrılı zor jinekolojik muayeneler ve operasyonlar, ağrılı cinsel ilişki gibi nedenlerle sonradan da ortaya çıkabilmektedir.
Vajinismus vajina çevresini saran kasların istemsiz kasılması nedeni ile kadının cinsel ilişkiye gerememesidir. Vajinismusta evlilik cinsel ilişki ile tamamlanamadığından cinsel terapiyi(tedaviyi) zorunlu kılan bir durumdur. Çocuk sahibi olmayı çok istedikleri için bu sorunu yaşayan kadınların sterilite kliniklerine başvurma olasılığı son derece yüksektir.Vajinismus vajina çevresini saran kasların istemsiz kasılması nedeni ile kadının cinsel ilişkiye gerememesidir. Vajinismusta evlilik cinsel ilişki ile tamamlanamadığından cinsel terapiyi(tedaviyi) zorunlu kılan bir durumdur.Çocuk sahibi olmayı çok istedikleri için bu sorunu yaşayan kadınların sterilite kliniklerine başvurma olasılığı son derece yüksektir. Eğer kadın daha önce hiç cinsel ilişkiye girmemişse bu duruma birincil vajinismus denir. Kadın o zamana kadar normal aktif cinsel ilişki yaşadığı halde sonradan gelişmiş ise buna da ikincil vajinismus denir.
Vajinismus (cinsel ilişkiye girememe) cinsel birleşmeyi çoğu zaman tamamen engeller. Bu nedenle diğer evlilik sorunları ve cinsel sorunlar gibi göz ardı edilemeyecek bir sorundur. Vajinismus hem çiftin evlilik ilişkilerini hem de çiftin ebeveynlerini etkiler. Çünkü evlilik birliğini tehdit edici olarak algılanır ve çiftin bebek sahibi olmalarını engeller. Sorun ilk ortaya çıktığında kişi şaşırır, karmaşık duygular yaşar, zaman geçtikçe özgüveni sarsılır ve giderek başaramama korkusu yaşamaya başlayabilir.
Vajinismusun ortaya çıkmasında pek çok faktör bir araya gelerek ve bir etkileşim içine girerek rol oynamaktadır. Çünkü cinsel hayat çeşitli psiko sosyal biyolojik ve kişiler arası etmenlerin birlikte rol aldığı karmaşık bir süreçtir. Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da örfler, adetler, gelenekler, inanışlar, çocuk yetiştirme şekilleri insanın cinsel davranışını sürekli olarak etkilemektedir. Birincil vajinismusun nedenlerinde baskıcı yetiştirme tarzı, cinselliğin ayıp, günah, suç ve cinsel organların ve cinselliğin pis bir şey olarak kavramlaştırıldığı evrensel ve toplumsal geliştirme yöntemlerinin çok önemli etkiler olduğu düşünülmektedir.
En genel anlamı ile vajinismus ağrı, acı, kanama olacak korkusu ile vajinaya giriş teşebbüsünde ortaya çıkan ve cinsel birleşmeye izin vermeyen vajina girişinin üçte birlik dış bölümündeki kaslarda istemsiz ısrarlı ya da yineleyici kasılmalar sonucu oluşan bir cinsel sorundur. Bu kasılmaya tüm bedendeki kasılmalar, bacakların kapanması, korkuya eşlik eden kaçınma davranışı dolayısı ile girişin olmayacağı inancı eşlik eder. Kişi bilinçli zihni ile cinsel birleşmeyi gerçekleştirmek istemesine rağmen bunu başaramamaktadır. Yani bir nevi en çok istediği şey en çok korktuğu şey olmaktadır.Vajinismus tedavisinde tedavi süreci eşlerin her birinin duygu düşünce, korku ve cinsel davranış kalıplarını yeniden yapılandırmayı gerektirir. Vajinismusun nedenselliği bütüncül bir yaklaşımla kavranmalı her çiftin hatta her bir bireyin dinamikleri kendi sosyal konteksleri çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Vajinismus sorunu yaşayan kişinin en çok hissettiği duygu korku duygusudur. Buna eşlik eden ikinci duygu ise suçluluk duygusudur. Vajinismus adeta bir korku hastalığıdır. Vajinismus sorunu yaşayan kadınlar korkulu ve kaygılı yapılanmaya sahiptir. Bu yapılanma onları pek çok şeyden korkmaya yatkınlaştırır. Vajinismus sorunu yaşayan kadın öncelikle ilk cinsel ilişkinin çok fazla ağrı ve acı vereceğinden korkar, (ilk gece korkusu) beden gergin ve korkulu bir bekleyiş halindedir. Kızlık zarının çok kalın olmasından, ilk ilişkide bu zarın patlayacağından, yırtılacağından; bu yırtılma esnasında çok acı çekeceğinden hatta acının dayanılmaz bir hale geleceğinden korkar.
Kadında orgazm bozukluğu olağan bir cinsel uyarılma evresi olmasına rağmen orgazmın sürekli olarak ya da yenileyici bir biçimde gecikmesi ya da hiç olmaması olarak tanımlanmaktadır. Kadınlarda orgazm bozuklukları sanıldığından ve erkeklerdekinden çok daha karmaşıktır. Ayrıca kadınlar orgazmı tetikleyen uyarının türü ve yoğunluğu açısından çok farklı tepkiler verirler. Bu nedenlerle orgazm bozukluğu tanısı çok dikkatli bir klinik değerlendirmeyi zorunlu kılar. Cinsel terapist kadının yaşı, cinsel deneyimi ve aldığı cinsel uyarının yeterliliğini eş ile olan cinsel güveni ve eş ile olan cinsel iletişimi titiz bir şekilde inceledikten sonra tanıya gitmelidir. Ülkemizde bu konuda yapılmış sistematik araştırma olmadığından kadında orgazm bozukluklarının yaygınlığı kesin olarak bilinememektedir.
Cinsel ilişki sırasında genital bölgede devamlı ve yineleyici ağrı olmasıdır. Kadınların önemli bir kısmı hayatlarının bir döneminde bu ağrıyı geçirir. Ağrılı cinsel ilişkide ağrı yüzeysel ve derin olmak üzere iki şekilde kendini gösterir. Yüzeysel ağrılar vajinal enfeksiyonlar, jinekolojik ameliyatlar, doğum lezyonları, ilişki öncesi yeterli uyarı ve dolayısıyla ıslanma olmadan girilen cinsel ilişki vb. nedenlerden kaynaklanabilir. Klinikte sık rastlanan durum vajinal kuruluktur. Derin ağrılı cinsel ilişki vajinadaki doğuştan anormallikler, sistit, üretra iltihapları, kronik enfeksiyonlar, perliste kitleler, bağırsak hastalığı ve genital organlarda sarkmalar neden olabilir. Cinsellikle ilgili kaygılar, olumsuz düşünce ve önyargılar, suçluluk duyguları, cinsel istismar öyküsü, evlilik ve ilişki sorunları, ağrı beklentisi, anksiyete, korku, öfke, eş reddi ve doğum ve gebelik korkusu diğer önemli nedenler arasındadır.
Uyarılma bozukluğu DSM-IV de sürekli olarak ya da yenileyici bir biçimde cinsel uyarılmanın yeterli bir ıslanma, kabarma tepkisini sağlayamama ya da cinsel etkinlik bitene kadar bunu sürdürememe olarak tanımlanmaktadır. Cinsel uyarılma sorunu yaşayan kadınlar yeterli ön sevişme ve klitoral uyarı olmasına rağmen yeterince uyarılmamakta ve ıslanamamaktadırlar. Ülkemizde kadınlardaki cinsel uyarılma sorununun ne sıklıkta olduğu kesin olarak bilinememektedir. Uyarılma bozukluğunun çok çeşitli nedenleri olmakla birlikte ülkemizde en çok rastlanan neden yetersiz cinsel eğitim, ayıp, günah, suçluluk duygularını öne çıkaran baskıcı gelişimsel nedenler ön planda bulunmaktadır. Yine cinsellikle ilgili psikolojik çatışmalar cinsellikle ilgili ailevi ve toplumsal baskılar uyarılma sorununa neden olmaktadır. Ayrıca yanlış ve abartılı cinsel bilgiler, yetersiz cinsel eğitim, yetersiz cinsel deneyim sıklıkla altta yatan nedenlerdendir.
Cinsel istek sinir sistemi, endokrin sistem, biyolojik yapı, psikolojik etkenler sosyal ve kültürel yapılar tarafından etkilenen son derece karmaşık bir durumdur. Bütün yazarlar cinsel isteğin esas olarak bir içgüdü olduğu konusunda hem fikirdir. Ancak stres, psikolojik travma, ilişki sorunları nasıl uyku düzenimizi, sinir sistemimizi etkiliyorsa aynı şekilde duygusal ve sosyal problemlerin insanın cinsel istek düzeyini etkileyebileceği bilinen bir gerçektir. Dünyaca ünlü cinsel terapist Helen Kaplan’a göre cinsel içgüdü çift yönlü bir mekanizmaya sahiptir. Örneğin rahat ve güvenilir bir ortam ile uygun cinsel uyarı (çekici bir partner, duygusal bir ortam, uygun fiziksel temas, hoş bir müzik vb . )cinsel isteği uyandırırken, tersi bir ortam ya da uygun olmayan bir ortam uygun olmayan bir eş, tam tersi yönde cinsel isteği olumsuz bir yönde etkileyebilmektedir.
Erkeklerde en sık görülen cinsel sorunların başında gelir. En genel anlamı ile cinsel ilişkide erkeğin kontrolü dışında boşalmasına erken boşalma denir. Bazen cinsel ilişkiye başlamadan önce bile boşalma olabilmektedir. Bazen birleşmenin ilk birkaç hareketinde veya ilk saniyelerde boşalma olabilmektedir. Erkeklerin bir kısmında erken boşalma her ilişkide problem olabilirken bazılarında ise zaman zaman problem olabilmektedir. Buna göre erken boşalma cinsel ilişki sırasında erkeğin vajinaya girmeden, giriş sırasında veya hemen girdikten sonra boşalması olarak tanımlanabilir. Erkeğin boşalmasını istemli olarak denetlemesi ve kontrol etmesi bozulmuştur. Erken boşalması olamayan bir erkeğin boşalma refleksi üzerinde kontrolü, denetimi vardır. Erken boşalma sorunu olan erkekler istemli olarak boşalmalarını kontrol edemezler. Boşalma zamanını belirleme şansları yoktur. Erken boşalma sorunu olan erkekler istemli olarak boşalmalarını kontrol edemezler.
 2